You Are At The Archives for Ocak 2009

28 Ocak 2009 Çarşamba in ,

Sketches...







tekvin bab1:'' ..ve rab insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.''
tekvin bab2:'' ..ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı ve rab adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı. ''

27 Ocak 2009 Salı in

Şeytanla sevişen azize


Kısa düşünceler esnasında çıkılan uzun yolculukların getirilerine alışmıştı gerçek dünyada ise uyku bandı olmadan yürürse biliyorduki hirdrojen patlayacaktı gözlerinde ve beyninde..Saklamaya çalıştığı tek an yokoluş vakitleriydi buzdan tabutlara hapsettiği geçmişini an geliyor ateşe gömerek anlık mutluluklara kendini bırakıyordu kemiklerinin içi kurşunla doluyken bulutlarda uyumaya çalışmaktan ne farkı vardıki bunun...
Yok etmeye çalıştığı aslında beyaz derisindeki ufacık benin milyonda bir esmer pigmentlerinden biri değilmiydi...

Tüm bunlar olurken uzaktaki bir kız çocuğu ne kadar güzel olsada beyaz tenini gölgede bırakamayacak bebek pembesi elbisesini giymiş salıncakta uçmaya çalışıyordu kazandığı hızın artmasının ivmeyide artıracağını düşünerek aynı zaman içerisinde oysa nasıl bilmeliydiki o lanet olası formüldeki m azalmadan a'nın artmayacağını...

Dünyaya zaman ve mekan ayrımı yapmadan gören ve duyan Tanrı daki zaman farkı çok farklıydı...Tanrı en hızlı zamanda yaşayan ve zamansızlıktan şikayet edenlerinki gibi bir yerdeydi deliklerin en karasında gerçekten zamansızlığın ortasında gidiverdi avrupanın bir köşesine uzay ve zaman hükmünden yoksun zavallı insanların dünyasına elindeki tüm nefreti bıraktı aldırmazlığı körlüğü ve sadece kendisinin hak ettiği o sıfatı övünmeyi...
Senelerin içinde dans ederek geçti umutlar acılar eteklerine takıldı...geleceğin yozlaşmış kokusundan zamanı çözerdi evrenin yaratıcısı..Sıvılaştırılmış saflığın su gibi berrak olan aşkın kokusunu nezamanki yakılmış plastik cinselliğe karışmış buldu orda durdu bir zamanlar mezapotamyaya yakın ama asla bir parçası olamayan bu topraklarda anatelein de..İçlerde bir yere adanmışlığı ve asıldan ayrılmışlıktan sonra gelecek acıyı gönderdi bir ömür az doğusunada şımarıklığı gönderdi...Ne doğumlar gördü tanrı ne asıldan ayrılışlar ne hadese kaçışlar açan çiçeklerde tekrar beliren ruhlarla aynı yerde farklı hızda manen yaşadığı şu 20 senede aynı yere gecenin 3 ünde kışın ayazına aldırmadan buz gibi geceye direnen bir kıza yolladı tüm hüzünlere rağmen umutları güçsüz kıldı onu güne karşı ışığa karşı acıya karşı bağdaştırdı tüm geçmişini serpiştirdiği tüm o tozlarla onun anılarını...Dönüp gitmek üzere arkasına dönmeden en insaflı olanımız yaratıcı kaldıracağından emin olduğu bu zayıf bedenin güçlü ruhuna buzlaştırma verdi yaşanmışlıklarını affetme sözü verdi yakmak için donuk acıları yapılan anlaşmayı şeytanla ve herkes kendi zamanına döndü...

Yine kısa düşüncelerin etrafında dönerken bir yıldız gördüğünü sandı karanlık gecede tanrının o yakınlara onun için gelip gitmiş olduğundan bir haber...Geçmişteki kadar temiz olmasada ruhu yine giyse o bebek pembesi elbiseyi diyemezdiki yakışmadı gecede dahi parlayan beyaz tenine...Gözyaşlarını acılarını gizlemeye çalıştığı için şizoid maskesine aldırmadan gömüldüğü yalnızlığın tam ortasında anılarını yakmaktan yorulduğunda oturacak bir tabure olsaydı şikayet eden dudaklarını ayıplardı..Farkına varmadan şeytanla yaptığı anlaşmalarına göz yuman tanrıya günahla gecelerce sevişmişliğin vermiş olduğu etkiyle adaletsizliğe dem vurdu aklını yollayarak uzaklara bir yerlere.. o yerlerki bir zamanlar bugünkü topraklarına nefret aldırmazlık,körlük elemlere sebep olabilecek yersiz övünme serpilmişti...

İnsanoğlu asla anlayamadı sahip olduklarının nedenlerine ve temellerine...Karakter dediğimizin tanrının elinden çıkan onun isteğiyle ona dayanan maya olduğunu ve bize bu yoldaki rollerimize göre dağıtılan ödüller yada cezalar olduğunu...
Bu kızın düşündeki kişiliklerde bilemediler övgü kalkanına sarılarak..Diğerleride anlamadılar anlamak istememenin getirdiği bir zeka ile değil anlayamamanın yoksun kıldığı bir kapasite ile...

Bahsedilen kıza ne mi oldu illa bir son yazılacaksa eğer diyebilirizki Tanrının şeytanla sevişen azizesi günlük yokedişlerini tamamlayarak her birinin kalbinin ateşteki cızırtısı eşliğinde beynindeki çığlıklara aldırmadan yeni nesil bir Vian gibi mezarlarına tükürmenin verdiği rahatlıkla uykuya daldı...





tekvin bab1:'' ..ve rab insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.''
tekvin bab2:'' ..ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı ve rab adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı. ''

25 Ocak 2009 Pazar in

Hakkımdaki noktalar sürüsü



FF'te bir akımdır sürüp gidiyor kaç gündür you may/may not know about me işte bu derecelendiriliyor 7 things 25 things falan fişman diye gerçekten hoş bir uygulama fakat eklenmesi gereken birşeyler daha var...Açıkcası ben bilinmemesi gereken yani sorulmaması gereken bir noktayıda dahil ederek bu akıma katılacağım...

Halka açık noktalar:

1-Olağandan farklı portre çizmek hernekadar hoş gibi gözüksede uzaktan aslında ülkemizde zorluklarının akıl almaz çokluğu kazançlarına gün yüzü göstermiyor...Daha da kötüsü ise değişme şansımın olmaması...
2-Kitap okumak herkesin hobisidir gazete okumayı spor yada magazin sayfalarından ibaret gören ülkemde.İşte kitap okumak benimde hobim tabiki ama şöyle bir takıntımda var yanında bir kitaba başladığım an o gün bitmelidir o kitap yoksa okuyamam bir daha o yüzden ne zaman kitaba başlasam bazal metabolizmaya girer tüm yaşamsal faliyetlerimi annemin arkadaşımın kardeşimin yada erkek arkadaşımın vicdanına terk ederim çünkü biri hatırlatmadan göz kırpmak ve sayfa değiştirmek dışında varlık gösteremiyorum...Ve evet bende kitabı yerde yatakta sürünerek hatta ilginç yoga pozisyonlarında aldığım şekle aldırmaksızın okuyabilen kesimdenim...Klasik masa başı okuyucuları geçmişte kaldı..
3-Blog'u takip edenler bilirler müziksel önyargılarımı...Katlanamadığım tek bir müzik türü dahi yoktur arabesk bile yeri gelir dinlerim katlanamadığım karakterdeki kalıntılarıdır arabeskin ve fantazinin...açıklamama gerek var mı sivri burun,7-24 jilet olma takıntısı ve jöleli saçlar...
4-Pantolona ve şorta forever sap arabesk gençlikten bizi koruduğu için minnetlerimi sunmakla beraber;mini etek,dar şortlar,feminen çizgilerin 60 ve 70'lere uyarlanmış hali vazgeçilmezimdir...Baskılı t-shirtlerle ceketleri kombinlemeyi severim..yazın ise saçlarımı açıp bileklerimi bileziklerle boynumu kolyelerle doldurmaktan çekinmem ruh halime göre uzun ipli çiçek desenli elbiseler,kemik çerçeveli iri ve john lennon tipi güneş gözlükleri benim gardrobumda herzaman yer alacaktır..Ya topuklu ayakkabı ya hiç..Ayakkabı konusunda ise bu kadar kesinim...Topuklu ayakkabımıda gecenin ilerleyen saatlerinde çıkarırım öyle yada böyle zaten...Tüm bunlar sizi yanıltmasın kışın ayakkabısız gezmiyorum mecburiyetten giymek zorundayım:)
5-Eskiden her ne kadar sarışın takıntım olsada şuanda esmerliğin erkeklere daha çok yakıştığını kanıtlayacak birsürü örnek gördüğüm için(günlük hayatta tvde)
esmerim biçim biçim diyoruz mümkünse mavi gözlüsü:):)jonathan ryns meyers,hugh grant,eric bana,bay darcy(aşk ve gurur filmindekindeki gibi soğuk ve tutku kreması dolu olanından alayım ben:D)
6-4 senedir öyle böyle dağcılık yapıyorum...Annemlerin yürekleri ne zaman gidiyorum desem pır pır...Bugünki felaketlerden yaşanan acı şeylerden sonra bende düşünmeye başladım değer mi acaba diye..neyse en azından benim üzerime çığ düşmeyecek sadece 15-20 metreden ip kopacak kayaların üzerine düşüp parçalanıp öleceğim...
7-Dil öğrenme konusunda kendimi gereğinden fazla istekli buluyorum kimileri buna yetenek diyor oysa benim için içten gelen isteğin davranışlara yansıttığı sıkılma noksanlığının gayretim üzerindeki etkisi...ing,rusça,almanca,azıcık italyanca ve ispanyolca..canım istiyor hepsine birden çalışıyorum istemiyor 2 ay yüzlerine bile bakmıyorum...
8-7.maddeden de anlaşılacağı gibi yüzde 90 hacmi suya gömülmüş buz gibi gözüksemde burnu havalarda söylemlerine inat duygularımla yaşıyorum ve bunları söylemekten asla çekinmeyerek bu dünya için de sevdiklerim ve değer verdiklerim içinde biraz fazlayım evet...
9-Narsisizm'e inanıyorum aynaya bakmayıda seviyorum ama en fazla her insan kadar kendime taptığım için bunu sorun olarak görmüyorum....
10-Konuşan bir lillith'den korkmayın zaten hafif geveze gelebilirimde... ne zaman söyleneceklerin hızı ve yogunlugu ifade kapasitemi astı ozaman ki suskunluk duruma gore bilin ya sevincten ya huzundendir...Sevincimi yasatanlara tapınaklar yaptırırım aşırı olsada yaşadığım bu hissin sonucunda verilen ödülün uçluğu acıların soncunda alınacak intikamların dehşetine açıklık getirecektir...İntikam'a asla susamam tuz yedirilmediği sürece zorla...
11-En sevdiğim çiçek zakkum-pembeside olurda beyaz daha masum-oldu evde de 4-5 sene bu çiçeğe baktım balkonumuzda ne zaman kardeşim doğdu ne zaman yürürmeye sürünmeye başladı çiçekle kardeşim arasında bir seçim yapmam gerekiyordu...ya kardeşim ölecek çiçek kalacak ya çiçek gidecek kardeşim kalacaktı..O zamanlar çiçeği atalım hemen demiştim,şuan keşke çiçek kalsaydı diye hayıflanmaktayım...Hayattaki ender pişmanlıklarımdan...
12-Küçükken astronot olmak istememe neden olacak E&T filmini halen 2 haftada bir izlerim genelde pazar günleri..O film sayesinde şuan biri samanyolunu diğeri milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki diğer evrenleri görmeme yarayacak 2 harika teleskobum ve gereksiz bilgiler ansiklobedisi olmama yardımcı Alexander friedman,penzias , r. wilson,edwin hubble ve lemaitre isimleri benim için sadece isim değil....İşte zamanın uzadığını,samli sally ile birlikte anlatılmış ikizler açmanızını,genel görecelilik kuramını 7-8 yaşlarında araştırmama sebep olan o film olmasaydı ben şuan sahip oldğum bir çok bilgiden yoksun olacaktım üstüne üstlük annemde şevkimi görüp teleskop almayacaktı...
13-Dediğim gibi zaman makinasınını icat etmek için başladığım yolda ileriye gitmenin kütle çekimi ve hız ile olacağını daha da kötüsü kara delik denilen olgu olmadan zamanda ileriye gitmemizin günümüz şartlarında mümkün olmadığını anlayınca geri gidelim dedim nede olsa çocuk aklınızla hep merak ediyorsunuz şu hep size anlatılan savaşları ve düşmanları kişinin kendi geçmişinden öteye gidemeyeceğinide anlayınca astronomi ordanda astrolojiye geçiş yaptım..
14-Kova burcuyum deliyim,mantıklıyım,inatıçıyım ve kimilerine göre zekiyim...Yükselenimde yemek yapmayı bakmayı büyütmeyi seven anaç yengeç su ve hava:)ay burcumda terazi hani şu venüsün yönettiği estetiğe meraklı dişi burç...Sözde aşksız yaşayamam derim ama daha bulmuş değilim..koç,başak,oğlak ve yaylar genelde yaa şu çocuk hoşmuş dediğimde o çocuğun burcu oluyor...Buara nedense sulu gözlü ve güven vermeyen su gruplarıyla uğraşıyorum....Transitlerin ters etkisinden olsa gerek..
15-Bisikletimin ön tekerini arabanın arkasına bağlayarak sürücünün bundan haberi olmayıp gaza basması ve ardından vardığı ani farkındalık sonucu yaptığı fren benim havada attığım 3 takla ve günlerce geçmeyen yara izleri ile bana geri döndü..Hayatımın en güzel anıydı uçmaya ramak kalmıştı...Paten kayarken 8-9 max 10 basamaklı bir merdivenden atlayabilmek ve patenle çokta ince olmayan korkuluklar üzerinde dengemi sağlayabilmek,bisikletle merdivenlerden inmek,ellerim olmadan kullanabilmek,söğüt agaçlarının dev gövdelerine aldırmadan tırmanabilmek ve sakızı agzımın içinde şişirebilmek övündüğüm çocukluktan kalan özelliklerimdir...
16-Bir dönem saçlarım 3 numaraydı ve evet futbol oynuyordum ozamandan buzamana değişen şeyler ise saçlarımın uzunluğu şuan birde hokey oynuyor olmam..
17-Halen şeker kız candy izliyorum evet ve terry grandchaster'a da aşkım devam ediyor...
18-Ölmeden önce nefret ettiğim uçağa binmeden yapılan kontrolleri hem protesto etmek için kontrol sırasında anadan doğma soyunmak istiyorum..bknz:uhte olacağına reklam olsun..
19-ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol demiş mevlana iyi söylemiş hoş söylemişte..Etta james'in türkiye versiyonu gibi olduysam burda kabahat bende mi?Afro-amerikan atalarıma dair tek belirti olan sesimi işte bu yüzden olabildiğince saklayorum altro kökenimin soprano direnisinin sonucu ortaya çıkan mırıldanmalarımla..
20-Janis Joplin'den ruhunu devraldığına inanan zerrin ablama inat bende aynı iddada bulunacağım zira janis'in ruhu hakkı bulut'un şarkılarını söyleyen birine olamaz.(.ha kötü mü yorumlar kesinlikle hayır ama bari eş dost arasında yapsaydın ablacım diyorum..)Bu iddadaki dayanaklarım tamamen yaşantımı kapsarki hepsini anlatamam ama merak edenler için bknz:kosmic blues bknz:one good man bknz:ball and chain bknz:one night stand
21-Kıskanç,kaprisli,çıkarcı hatun katagorisine bir türlü giremediğim için hep terk eden erol taş tarafını oynarım ilişkide...Bu da dolduramaz yerini eski sevgili kısmındaki eski sevgili kısmının genelde boş kalmasını sağlayıp düşman haneme yenilerinin eklenmesine yardımcı oluyor...hakkınızı helal edin çocuklar ben böyleyim diyorum...
22-Need for speed carbon oynamaya bayılıyorum...Evimizdeki PS2'yi kardeşime parçalatıp(sinirlendiği zaman hulk'a dönüşebiliyor bana çekmiş:D)PS3 aldırmanın keyfi içinde gözümü wii ye dikmiş bir bünyeyim...
23-Bir erkek arkadaşımda bana zakkum alsın,mailleşmeyelim yada msnde yazışmayalım mektuplaşalım hatta mümkünse o ilişki 14 şubata kadar sürsün 14 şubattada parise birlikte gidelim gibi düşünceler içindeyim kim kaybetmişki öylesini ben bulacağım hoş...hayatımdaki 14 şubata tek girme parise yalnız gitme lanetini kırsaydım en azından diyorum...
24-Astral seyehat yaptığımı sanarak 3 ay boyunca böbürlendim gerçekler ise utanç vericiydi meğerse görülen ışıklar kardeşimin yüzüme tuttuğu anahtarlık lazerin etkisiymiş...
25-Okumayı çarkıfelekte öğrendim mehmet ali amca ile aynı gün doğmanın dışında öğretmenim olduğunuda eklemek istiyorum...
26-fanatik fbliyim..hatta okadar ki deplasmana gitmek için okuldan kaçıp maç biletimi yanlışlıkla maratondan alıp tüm maç boyu fb forması ile rakip takım tribününde takımıma destek vermekten milim tırsmayacak kadar(ordaki polis amcalara zahmet verdim kusuruma bakmasınlar)
27-Bazen hayatıma formül uydurmak hoşuma gidiyor:kullandığım bildiğimiz hızın formülü hani ''c'' ile ifade edilen burdaki ortamın b.manyetik geçirgenliği hızımın duruma bağlantısının göstergesi b.elektrik geçirgenliği ise karşımdaki insanlardan aldığım elektriğe..boşlukta ise tavan yapıp 299.792 km/saniyeye ulaşıyorum henüz teğet geçtim ama..atlamadan geçmek istemiyorum 28 ide sevmiyorum oyüzden burda söyleyeceğim :uyurgezerlik yapabilmekteyim:S

27 sayısını ben seviyorum ve burda bırakmak istiyorum küp kök sonucu 3'ü vermesi belkide beni çeken...



Sizi ilgilendirmeyen tek nokta ise:
1-Biliyorum dersem nasıl bildiğimi nerden öğrendiğimi değil neler bildiğimi sor..kısaca sadece üzümünü ye...




tekvin bab1:'' ..ve rab insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.''
tekvin bab2:'' ..ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı ve rab adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı. ''

in ,

Sense/sensibility?Seçim sizin..


Buaralar eskilerin tabiriyle ziyadesiyle film izliyorum özellikle roman uyarlamalarını ve romatik-komedi türünü tercih ediyorum...Eş zamanlı olarak dünyada benimle bu fikri paylaşıyor bence..Günümüzün yozlaşan değerleri arasında duyguların chat ortamında atılan bir smiley ile ifade edilme gaffını yapan ve maruz kalan herkes çaresizlikten dertli ve önüne gelen sıkıcı aynı tip ama ideal aşkı anlatıp belki kompleks drama,korku,şiddet ve/veya seks öğeleri içermeden buldukları bu filmin senaryosuna bakmadan atlayı veriyorlar...Aşkın anlatılmaması yanlısı değilim ama dürüst bir şekilde sorgulamak lazım bireyler olarak hep daha azı ile yetinirsek özenilen filmlerdeki gibi bir hayata sahip olamadığımız için daha sonra kendimizde kıskançlık duyma hakkımız olur mu?Eğer ki sorabiliyorsanız kendinize evet doğruyu bulmak adına bir sürü kurbağa öptüm fakat seneler geçti hala bulamadım benim size 2 önerim olacak ya modern çağdaki her kadın gibi kendi ayaklarınız üzerinde durun ve kendinize bir hayat kurun(yanlış anlamayın kurbağaları öpmeye devam edebilirsiniz bir umut:))
2.ise baktınız olmuyor illede evlilik evlilik diyor bünyeniz bulduğunuz son kurbağa ile evlenin...
Ki ben olsam 1.seçerdim elbetteki yalnız yaşamanın verdiği acı belki bir ömür boyu hayal kırıklığı biriyle birlikte olmanıza rağmen yalnız olmanızın verdiği acıdan daha az olacaktır..Zaten 2. önerim alyans meraklıları için...


Tüm bu fikirlere nasıl mı varıyorum görüyorum okuyorum ve izliyorum ve bir Cosmopolitan kadını olmaya çalışmayacağım bu yazımda sadece az önce izlediğim filmin kısa bir analizini yapmak istiyorum...Yine bir Jane Austen uyarlaması sense&sensibility kitabını okumasanız bile etkileneceğinizi düşünüyorum kostümler atmosfer Hugh Grant ve tabiki Alan Rickman..
Konusu bildik 2. karısına ve ondan olan kızlarına yasalar gereği hiçbirşey bırakamadan giden bir baba,oğlu ve karısına tüm servetini bırakır fakat...Mr.Dashwood bu serveti yönetecek gücü bırak karısının ağzına bakan bir zavallıdır...Oyüzden üvey kardeşlerine birşey vermez..Zalim görümcesinin erkek kardesi Edward a aşık olan evin büyüğü Elinor her dönemde dünyanın ortak sorunu olan taşra-burjuva alemi arasına sıkışmış aşkını sakin yapısı yüzünden kalbine gömer..Kardesi aptal ve delismen Marianne ise gururdan yoksun ikiyüzlü kendini duygularını paraya satacak birine ilgi duymaktadır; Albay Bradon'un kendisine beslediği duyguları bilerek..Kim kaybedecektir kim kazanacaktır okumayan yada izlemeyenlere söylemek istemiyorum ama bilinki herkes beklenenden farklı okadar acıdanda sonra olsa dahi hak ettiği kisiyi bulacak ve Jane Austen her filminde yaptığı gibi evliliği mutluluğa eş tutarak böyle noktayı koyacaktır...İlğinç olan nokta ise böyle romanları yazan birinin hiç evlenmemiş olması..




Bu filmin ve kitabın benim için asıl önemi şudur;ergenlik dönemimde yada daha gençken okuduğumda yada izlediğimde kendimi mariann'ın yerine koyuyordum ve annemin neden elinor icin üzüldüğünü anlayamıyordum..shakespeare'den tutkulu dizeler söyleyerek yağmurda kendinden geçerek dolaşmak aşkın en tutkulu en acılı hali gibi geliyordu ve Albay Brandon'u çirkin ve yaşlı buluyordum...Şuan ise elinor 'un acıları kalbinde yaşayarak ses çıkarmadan kardeşine destek olma çabasını takdirle karşılıyorum sevdiği adamın karşısına geçip onun başkasıyla evliliğine aldırmadan ömür boyu arkadaşı olacağını ve mutluluklar dilediğini söylemesi yada Edward ona aşkını ilan edince birden patlayarak ağlamaya başlaması marianne 'ın film boyunca salya sümük ağlamasından daha güzeldi...Elinor-sense Marianne-sensibility ve tercih etmek istediğim karakter Elinor ve tercih edeceğim adam ise sonuna kadar mükemmel bir karakterle yoğrulmuş aşkla bütünleşmiş çirkin ve yaşlı Albay Brandon olacaktır...Bu kitabın ve filmin derin bir konusu yoktur ve sadece saf aşkı anlatır...




Bayan Austen hakkında Mark Twain hiçte olumlu şeyler düşünmemiş de olabilir ama yanılmıyorsam şuan biryerleden Mr.Twain ve Miss Austen olanları izliyorlarsa çok rahat anlarlar Twist ve Finn'in Austen'in elinden çıkan bir kelimeyle bile yerle bir olduğunu...İşte bu film uyarlamalarıda bunun neticesidir...

Dip not vermeden geçemeyeceğim:izlemek isteyenler için part1 ve part2 den oluşan 2 link vereceğim ingilizce film alt yazısız bende burdan izliyorum(bu 5.oldu:)) ve malesef ki türkiyede dvdsini bulmamıza imkan bırkamamışlar oysa paris hilton'un her türlü kasedi piyasada..Bir başkadır benim memleketim diyorum
Kitabını okumak isterseniz e-book olarak bulduğum bir site var elimde romanı olmasına ve daha önce türkçesini rağmen ingilizcesini okumak istediğim için e-book olarak buldum, okudum bende:




tekvin bab1:'' ..ve rab insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.''
tekvin bab2:'' ..ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı ve rab adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı. ''

23 Ocak 2009 Cuma in

2009-41=1968




okulda karneleri dağıttıktan sonra arkadaşlarla birşeyler içmek için buluşum...Eskiler unutulmuyor mu yoksa ,değerleri, onlar gibileri bir daha bulunamaycağından mı kaynaklanıyor.18-17 senelik bir tanısıklık söz konusu olunca o seni senden daha iyi anlıyor gözlerinizle anlaşabiliyorsunuz...Birde şöyle bir etkileşim oluyor nedense ne zaman buluşsak birlikte geçirdiğimiz senelere geri dönüyoruz geçen bahar buluşmamızda üzerimizdeki eteklere aldırmadan kiraz agaçlarından elma ağaçlarına geçiş yapmıştık sonrada ağaca çıkmadan çıkardığım sandeletimin tekini kaybetmiş sabahtan akşama kadar çıplak ayak dolaşmıştım.. fıskiyelerin altından geçmiş saklambaç oynamıştık akşamda...




Bugün o tür bizim yaşımıza göre rezil olan durumlara sıra gelmedi allahtan:DÇokta zamanımız olmadığından hayatımızadaki değişikliklerden konuştuk eski lakaplarımızla birbirimize hitap ederken...Beni epey değişmiş buldular:Dbelki taktığım mor john lennon gözlüğünün de etkisiyle akıllanmayacağıma inandıklarını iş birliği etmişcesine söylediler..Biri sordu halen 60'lara devam mı bende dedim yok ben 68lerdeyim şuan 73 arası gidip geliyorum:)
Belli bir süre sonra düşüncelerinizde değişmeye başlıyor şaşırmayın bu sözlerime hiç takı takmayan ben kuyumcu dükkanı gibiyim onu geçtim dümdüz pırasa kıvamındaki saçım artık kabarık ve dalga dalga zaten ayakkabıyla aram yok,1600 motor vos vos aldım tek bir sırt çantası 3-5 parça kıyafet başımı alıp gitmeme yetiyor eskiden makyaj çantam sırt çantamın boyutlarındaydı..:)Annem ve
babam artık hippieliği bırakmamı istiyorlar çünkü romatizma olacağımdan korkuyorlarmış:D:DAnnem çiçek çocukları bende dinledim ve gördüm birde 70lerde ben niye senin gibi değildim 41sene geçmiş günümüzde niye yaşamıyorsun sorgulamalarını yapıyor bende kendimi şaşkınlıkla izleyerek onlardan fazlasını bilmediğim için cevap veremiyorum...Arkadaşlarda bunun farkında olduklarından belki belkide face'de başlattığım ve uyguladığım let's put our bras off kampanyasından ötürü bu cumartesi karaoke parti düzenleyecekler bi arkın evinde ben tanımıyorum gerçi ama bakalım oda çiçek çocukmuş bende istek üzerine janis,grace,led zeppelin ve aretha franklin den repertuar yapıyorum şuan..Respect,me and boby mc gee,somebody to love kesin söylettireceklerde korktğum konu ev sahibinin benden ürkmesi son zamanlarda kendim gibi birini bulmayalı çok oldu..En son 2 sene önce beyoğlunda çiçekli gömlekli saçlı sakallı bir amca vardı:DNeyse elimden geldiğince düzgün giyinmeye çalışacağım gözlük takmayıp saçımı ütüleyeceğim:DEğer şu çocuk bahsedildiği kadar kafa çıkarsa gelecek haftaya hepsini bize pokere çağıracağım...

Öyle böyle uykusuzluktan perperişanım şuanda yanımda pc bir elim klavyede bir elimde notalar sözler bacaklarımın üzerindede mızıka bu karmaşanın içinde kayboluyorum allahtan fado söyle çal demiyorlar portekiz gitarıyla viyola peşine düşemezdim:S:SBöyle evlerde şarkı söylemem için davet gelmeye devam edecek olursa ya kına gecelerinde düğünlerde çıkacağım yada klise korosuna katılacağım..Şimdilik çalışmaya devam etmek için mızıkayı dudaklarıma götürüyorum diyaframım paslanmış yay gibi ben nasıl söyleyeceksem neyse daha fazla sıkıntıya düşmeden kestim bu yazıyı burda..





tekvin bab1:'' ..ve rab insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.''
tekvin bab2:'' ..ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı ve rab adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı. ''

22 Ocak 2009 Perşembe in

Yaşanılır kılanlar hayatı


bu aralar pek şanslı olduğumu söyleyemem malumunuz başıma geçen gün tonlarca felaket geldi...(bknz:cuma 13)elimdeki tırmık halen düzelmedi,saçlarım halen elektrikleniyor,şekil almıyor ve hoşlandığımı sandığım çocuktan aslında hoşlanmadığımı anladım(iyiki kavga etmişiz ve bende iyiki tüm seramik ve kristalleri kfasına yollamışım yoksa yeni bir zaman kaybı olacaktıki buna vaktim yok)...Aslında sonuncu sonuç itibariyle baktığımda şuan pekte felaket gibi durmuyor:)Bugünlerde hep aynı şarkıları dinliyor buluyorum kendimi rahatlattıklarına inanmak istediğimden midir reflektif mi anlamıyorum...İşte serum gibi şarkılar(aşırı almanız serum gibi tuvaletinizi getirmesede hüngür hüngür ağlatabilir sonuçta yine kendinizi tuvalette bulursunuz:D)


tekvin bab1:'' ..ve rab insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.''
tekvin bab2:'' ..ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı ve rab adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı. ''

in

Eski bir tavsiye


Melankoli...bunun bir yazgı olduğunu düşünmeye başlıyorum çünkü değişime karşı direten bundan başkası olamaz dinmek bilmez cürretle..Oysa tüm ilişkilerimizde yazgı değil yargı geçerlidir hedefe atlayarak giden kan dökmek için...yaşam çizgimizin buluştuğu her küçük olayın sıradan tesadüfler olduğunu söylerken ki bunlarki açık bırakılan musluktan düşen bir damla su veya güneş ışığının prizmaya vurunca yaptığı renkli yansımalar kadar basit şeylerdiki bunlar bile hayatımdaki tozları kaldırıp can yaktı...
Bazende diyorum ki sen istemsiz gelen dışavurumun kurbanı oldun gözümde..Kukla desem anlayışla karşılayacağını umuyorum..Bilirsin aslında her birimiz kuklayız tanrının elinde..Kuklaların bile kendine özgü meziyetleri vardır..Bunu sende bulmak zordu neden kanıtlamaya çalışmadın vaktin varken?
Tümüyle özgür olmak dersin özgürlük nedirki insanoğlu için süregelen yaşamda başı her sıkıştığında el açan kişilerden oluşmazmıdır yani büyük bir karmaşadır arada gidip geldiğimiz bu ikilem...
Benimde boş hayallerim oldu boş hayalleri kabullenmek kolaydır çünkü yenilerini edinme şansın vardır...Üzüntülerimi buna bağlayamayacak kadar boş anılara sahibim asla geçmişe gidip değiştiremeyeceğim...Yanlışlar yaptım...Yaşamımızdaki büyük hatalar dikkatsizlik ve düşüncesizlikten kaynaklanmaz..Böyle anlarımız diğerlerinden daha güzel dahi olabilir..Asıl sorunlar fazla düşünmeden ortaya çıkar ne yazıkki bunu anladığımda olaylar düzeltilemeyecek seviyedeydi..

Derin düşünme eksikliğini sende görmüş olmam ne büyük yıkım oldu tahmin edersin asıl üzücü olan ise bunu sana benim söylüyor olmam...Kendini düzeltemeyeceğine bahse girmek istemiyorum çünkü daha değerli şeyleri kazanmak yada kaybetmek isterim..Gülünç bir şekilde görüşürüz diyorum şimdi görüşsekte seni görmeyeceğimi bildiğim halde...Kendine dikkat et ve kendini tanı...
sevgili lillith'in...05/02/2007




tekvin bab1:'' ..ve rab insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.''
tekvin bab2:'' ..ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı ve rab adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı. ''

21 Ocak 2009 Çarşamba in ,

Ben senin tarzını ne bileyim...





Hiç tanımayan biri bile müzikle içli dışlı olduğumu anlar şu bloğa azıcık göz atınca.Eğer konuştuğumuz konu gerçek anlamda müzikse inkar edemem seçicilikteki yeteneğimi..Bunu bilen işten bir arkadaşım benden slow yabancı parçalar istedi ve ekledi ama güzel olsun telefonuma atacağım..Güzel parça nedir?Güzel parça argoda taş hatun anlamına gelir...Güzel parça iyi araba manasınada gelir mesela mustang gt 65 sport hakikaten iyi bir parçadır diyebiliriz...Yani güzellik görmeyle ilişkilidir yüzeyseldir..Oysa müzikte gözün gördüğünden çok daha fazlası vardır...İşitselliği her zaman tercih etmişimdir belki görsel olsam onadan bu şekilde övgüyle bahsedecektim kıskanarak müzik kulağı olanları ama şükürler olsun ki sonsuz bir hafiflikten kurtulmuş oldum sahip olduğumla...
Gelelim nitelemelere;
1-İyi parça kötü parça yoktur
Neden?Çünkü insanların zevkleri parmak izleri gibidir..Bana iyi bir parça yada sıfat olarak doğru kullanmayacak olsamda güzel bir parça getir diyen birisinin kendini tanıma eksikliği yaşadığını çok rahat söyleyebiliri..Şimdi cümleye bakalım 11-12 sene türkçe görmüş insanlar olarak dilbilgisi açısından olduğu kadar anlam açısından da:
-bana güzel slow parçalar getir...
yanlış kullanılan sıfat güzeldir bu 1. hata değindiğimiz gibi 2. hata bunu bana söyleyen insanın kendine ilişkin bildiği 2 şey var:slow parçalar seviyor ve yabancı müzik dinlemek istiyor...
Ben birinden parça istesem nasıl isterim bir de ona bakarak karşılaştıralım:
Kuzu sende bonnie raitt'ten nobody's girl ,nirvana'dan smells like ten sprit birde jimi den red house var mı yaa?
Bende bulamamanın getirdiği çaresizlik onda ise başlı başına belirsizlik...
2-Kendini tanımakla yaş aynı cümle içinde kullanıldığında bile absürd durur..Zaman siz izin verirseniz büyümenize yardımcı olur..
Küçük bir kız kardeşi olan benim yaşımdan bahsetmememi mazur görün ancak bunu bana söyleyen insanın 2 çocuğu var...Fazla söze gerek yok...
3-Bunları buraya yazıp deşifre etmemdeki amaç varolan şaşkınlığımdır...

Eleştirilerime burda nokta koyarak faydalı olmaya çalışacağım..Hanımefendi slow parça istedi yabancıda olmasını istiyor giyim tarzından yaptığım çıkarımla türünü,sonra sanatçıyı sonrada şarkıyı seçeceğim...

Jazz,French oldies,Pop,Soul
-Jazz:Norah Jones,Frank Sinatra,Vera Lynn,Dinah Washington,Ella fitzgerald,Louis Armstrong
-French Oldies:Edith Piaf,Charles Aznavour
-Pop:Whitney Houston,Rihanna,Madonna,Sting,Sherly Crow,Joan Osbourne ve Mariah Carey'in kendini satmadan önceki şarkıları...
Soul:Amy winehose,Joss Stone,Duffy,Adele,Steive Wonder,Craig David(bence gayet soul:)),Alicia Keys,tabiki Aretha Franklin soul'un kraliçesi olarak...
Şarkı seçimi:
Jazz:
-Norah Jones:Painter song,in the morning,sun doesn't like you,come away with me,i've got to see you again,why i didn't come,cold cold heart...etc.. diyorum çünkü bu kızı seviyorum şuan aklıma adı gelmeyen bir sürü şarkısı var biride şuydu bakmaya üşendim şimdi google 'a you've got to a famous last name you are not to blame baby i see you who you are,one time apple queen....
-Frank Sinatra:My way,Fly me to the moon,love and marriage,cake,i've got you under my skin,strangers in the night,newyork newyork
-Vera Lynn:we'll meet again,the little bot that santa claus forgot
-Dinah Washington:Hepsini dinlemeli bence ama mad about boy,let'do it,everytime we say goodbye,come rain or come shine,evil gal blues bunlar dinlenmeden ölünmemesi gerekenlerden
ella fitzgerald:everytime we say goodbye,summertime(louis armstrongla beraber mümkünse),dream of dream to night,isn't it romantic,tear drops from my eyes,this love of mine,give you anything but love,i love paris....yine bunlar dinlenilmemişse kişi dememelidirki ben jazz vokalisti dinledim..
Louis Armstong:you're so beautiful,la vie en rosa,the sunshine of love,baby,it's cold outside,fly me to the moon,it's only a paper moon,let's do it...ella fitzgerald la düetleri dinlenmelidir şarttır...
French oldies:
Edith Piaf:Bu kadını dinleyip başlayayım ingilizcesine,almacasına,ruscasına vsvsvsvsv bildiğiniz tüm dillere sayıp sövüp fransızcaya başlamak istemeyen varmıdır..Hepsi(milord,padam padam,la vie en rosa mutlaka ama)
Charles Aznavour:camarade,la boheme,ces't fini,emmenez moi,il faut savoir..
Bunların dışındakileri günümüz şarkıcılarıdır..Arama motoruna bakılması yeterli olacaktır ki bende ona sadece isim vereceğim çünkü kendimi kaybetsem bulamayacağım boyum kadar cdliğimde yana yana şarkı arayamam..

Bazen müziği gereğinden fazla hayatıma soktuğum için kızıyorum kendime çünkü önyargılarıma neden olan etkenlerin başında geliyor yada birinden hoşlanıyorsam en başta ne politik görüsüne nede takımına bakıyorum zevklerimiz tutuyorsa oldu yürür diyorum daha elini bile tutmadan tensel uyummus,zihniyetmiş,yetişme tarzıymış,meslekmiş,arabaymış,paraymış umrumda bile olmuyor..Herkesin aklının müzik arşivi olmasını bekleyemem gelgelelim belli bir yaşa gelmiş kişilerin her nasıl rafadan mı haşlanmış mı yumurta sevdiklerine karar verebiliyorlarsa yada en sevdiği renk,hobisi,takımı,politik görüsünü rahatça ifade edebiliyorsa müziğin bu klasmana girememe nedeni entellektüel öğeler içermesi mi hayır bence insanlarımızın sığ olması...


tekvin bab1:'' ..ve rab insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.''
tekvin bab2:'' ..ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı ve rab adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı. ''